Turizm Komisyonumuzca düzenlenen, Ramazan Bayramı 2 Gece Konaklamalı Filibe-Sofya Kültür Turumuzu; gün, gün Turizm Komisyonu üyemiz Hayriye Ünal’ın kaleminden okuyalım.
Bayramın birinci gecesi BAL-GÖÇ önünden yola çıkıp, sabah erken saatlerde, Bulgaristan’a giriş yaptıktan sonra ilk durağımız; sabah kahvaltısı (Baniçka-Boza) için durakladığımız Asenovgrad (Stanimaka) oldu.
Kahvaltı sonrası Baçkovo Manastırı’nı görüp, Asen Kalesi’ne doğru yol aldık. Bir gece önceki yoğun yağış sebebiyle yolda meydana gelen bazı çökmeler sebebiyle, kale ziyaretimizi iptal edip, rotamızı Filibe’ye doğru çevirdik.
Filibe’de otobüsümüzü otelimizin önüne park edip, hemen yanıbaşındaki Tsar Simeon Parkı ile şehir turumuza başladık. Yeni yeni canlanmaya başlayan doğanın güzellikleri ve kuş sesleri eşliğinde park turumuzu tamamlayıp, trafiğe kapalı caddenin girişindeki tarihi kalıntılar hakkında rehberimizden bilgi alıp yürüyüşümüze devam ettik.
2019 yılında Avrupa Kültür başkenti seçildiğinde monte edilen “Together” panosu önünde fotoğraflarımızı çekip, panonun hemen hemen önünde, bize kulak kabartan “Milyo” heykelinin kulağına bir şeyler fısıldadık.
Rengarenk tarihi evlerinin altındaki sağlı, sollu mağazaların ve kafelerin olduğu caddede ilerleyerek, 1. Murat tarafından yaptırılan Hüdavendigar, diğer adıyla Cuma Camii’ne ulaştık.
Caminin hemen altında; çay ve Türk kahvesi içip soluklanabileceğimiz, su böreği ve tatlılarını tadabileceğiniz Türk restoranını ve Cuma Camii’nin hemen yanında Roma Stadyumu kalıntılarını yukarıdan görüp, rotamızı eski şehre doğru çevirdik.
UNESCO tarafından koruma altına alınan, buram buram tarih kokan Arnavut kaldırımlı eski şehir sokaklarında sırasıyla;
-Önünde Milyo heykeli bulunan Güzel sanatlar galerisini,
-Yeni restore edilen, “City Art Gallery”şehir galerisini,
-Dr. Safir’in Evi (Hipokrat’ın eski eczane müzesi),
-Şirin mi şirin çoçuk kreşini,
-Antika dükkanlarını,
-Etnografya müzesi (Kapalı olduğundan dışarıdan görebildik.),
-Aziz Konstantin ve Aziz Elena Kilisesini,
-Seramik atölye ve dükkanlarını,
-Nöbettepe’ye doğru yol alırken sağlı sollu cumbalı, rengarenk evleri görüp, -Nöbettepe’den yedi tepeli Filibe’nin Aloşha, Gençlik, Markotepe(Avm olan) ve Sahattepe’yi kuşbakışı izleme imkanı bulduktan ve şehir manzaralı Nöbettepe restoranda bir kahve molası verdikten sonra, eski şehri keşfetmeye devam ettik.
Yol boyunca;
-19. Yüzyılda dervişlerin kullandığı Mevlevihaneyi (Şu an restoran olarak kullanılıyor),
-Bahçesinden kuşbaşı şehrin seyrine dalabileceğiniz, mavi-beyaz renklerdeki zarif mimarisi ile yeni restore edilen kiliseyi,
-Halen konserlerin verildiği antik Roma tiyatrosunu,
-Ortodoks kilisesini de görüp, merdivenlerden inerek trafiğe kapalı yolu takip ederek otelimize ulaşıp, check in işlemlerimizi yapıp, odalarımıza yerleştik.
Sonrasında, rehberimizden aldığımız bilgi doğrultusunda Balkan mutfağının lezzetli yemeklerini tatmak üzere; restoranların olduğu bölgeyi, çay, kahve ve tatlıları ile meşhur Cuma Camii’nin altındaki Türk restoranını,
yeni nesil kafe, bar ve restoranları ile meşhur Kapan bölgesini keşfedip, otelimize döndük.
350.000’i aşan nüfüsu ile 8000 yıllık bir geçmişi olan Filibe şehri, Makedon kralı 2. Filip (Büyük İskender’in babası) tarafından fethedilmiş. Şehirde; Bizans, Roma, Osmanlı, Trak, Slav, Bulgar kültüründen izlere rastlamak mümkün.